17 Nisan 2012 Salı

Samimiyetsizlik

    Eve girdiğinde kafasında insanların samimisiyetsizliği vardı. Bu aralar bu konuyu çok düşünür olmuştu. Çok uykusu vardı ve göz kapaklarının ucuna tonlarca ağırlık bağlanmış gibi hissediyordu. Bir an önce kendini yatağa atma isteğiyle üzerini değiştirdi. Kırmızı çizgili pijama üstünü giyerken, kafasından etrafında dolaşan sahtekar insanların yüzleri geçiyordu. Nasıl da iyi oyunculardı hepsi. Silkelenmeliydi ve kendini toparlamalıydı. "Siktir et." dedi. Düşünmeye değmez. Ama olmuyordu,artık yutamıyordu. İnsanların yapmacıklıklarını,samimiyetsizliklerini kabullenemiyordu.
  
   Kendisi de yapmıyor muydu hiç? Fark etmese de hiç olmuyor muydu,kendisi gibi davranamadığı anlar? İnsanları kırmamak adına da olsa böyle davranmaktan nefret ediyordu. Sindiremiyordu. Böyle olunca başı dönüyor,gözleri kararıyor,kulakları çınlıyordu.

   Yatağa uzanıp,pembe polar battaniyesini üzerine örttü. Bir süre ayaklarını karnına çekerek cenin pozisyonunda uzandı. Kendisini korumasız ve yalnız hissettiği zamanlarda böyle yapardı. Yaklaşık yarım saat, olanları düşündü. Görünürdü olan bir şey yoktu ama aslında olan şeyler çok büyüktü. İnsanların riyakarlığını düşünerek bir yere varamayacağını, bunu onun sonlandıramayacağını , düşünerek sadece kendini yıpratacağını biliyordu. Ama bazı düşüncelerde mantık etkisiz elemandı.

   Susadığını hissederek,mutfağa doğru ilerlerken aklından bin bir türlü düşünce geçiyordu. Düşünceler birbirine girmişti ve artık ne düşüneceğini şaşırmıştı. Uykunun etkisiyle de beyni bulanmıştı. Su bardağının kenarından sızıp üzerine dökülen suya aldırış etmeden suyu bir dikişte bitirdi.

   Keşke bazı şeylerde de susuzluğunu bir dikişte giderebilseydi.Günlerdir kendini bitkin ve yılgın hissediyordu. Sendeleyerek mutfaktan odaya doğru ilerlerken,kapının menteşesine kazağı takıldı. Aklına Umut Sarıkaya'nın karikatürlerinden birisi geldi,gülümsedi. Bu bitkinliğin,yılgınlığın ve sinir krizlerinin arasında bu gülümseme onu şaşırttı. Hayat tam olarak işte buydu. Bitkinliklerin arasından gülümsemekti,hatta sırıtmaktı.Aptalcasına sırıtmak.

  Tekrar yatağına uzandı ve 2-3 dakika geçmeden uykuya daldı. Belki uyandığında her şey daha farklı olacaktı. Uyandığında her şeyi unutacak, yalanlarla geçen dünyanın içinde kendi yalanlarıyla yaşayıp kaybolacaktı. Tüm yapmacığıyla insanları selamlayıp,onlara 'canım' diyecekti.