29 Aralık 2012 Cumartesi

Zaman

           40'lı yaşlarındaydı kadın. Saçları, hayatın tüm yükünü taşımış.Tüm sorumlulukları, bir halat gibi ardından o saçlarla sürüklemiş gibiydi. Taranmamış, yıkanmamış, bakımsızdı. Ürkütücü bir o kadar tiksinç görünüyordu. Aynada kendine bakamıyordu, kadın. O çıplak gerçeklikle karşılaşmak, onun için korku filmlerinin, dramların en beteriydi. Üstü başı da, bir o kadar leş, kirliydi. Tırnakları, avuç içleri simsiyah olmuş, ağladığı zamanlar eliyle yüzüne dokunduğunda tüm siyahlık yüzüne bulanıyordu. Hangi zaman, ona bunu yapmış olabilirdi?

         Eskilerden, gencecik olduğu zamanlardan bir günü, hatta bir anı hatrladı. Tüm vücudu, tüm kan dolaşımı harekete geçmiş irkilmişti.

          Çarşafların deterjan kokmadığı, duvarların isli sarı renkte olduğu bir odadaydı. Kafasını çevirdiğinde, ağzını açarak uyuyan bir adam.Genç bir adam. Genç ve yakışıklı. Adamın ellerini çok iyi hatırlıyordu. Ellerinden geçen tüm damarlar ortadaydı.  Saçları, biraz dağılmış, yeni traş olmuştu sanırım, sakalları yeni yeni çıkıyordu. Adam yakışıklıydı, bir o kadar umursamaz. Adamı izlerken, ne yaptım? sorusu beyninde dolanıyor. Kafa tasına çarpıyor, çarpıyordu .

        Bu hissi ömrü boyunca, hiç unutamamıştı. Oysa çabuk unuturdu. Olayları, kişileri, kendini.. Bu hissi, unutamadı işte. Yıllarca, o neredeyse, bu his onunlaydı.

        Epeydir, kendini unutmuş kendini bilmez yaşıyordu. Doğada olan her varlığın, yaşama sevinci vardı. En azından neşeli görünüyorlardı. Neşeli ve ulu orta gülen. Ölmekten korkmazdı. Böyle, bu şekilde, bu yerde yaşamak.. Tahayyül etmekte zorlanıyordu. Ve ölüm, hepsinden daha güzel, daha kırmızıydı.

        Kırmızıyı severdi. Küçükken çok küçükken kırmızı, minnacık bir elbisesi vardı. Elbiseyi giyip, evin içinde dolaşırdı. Kendi kendine şarkılar söyler, dans ederdi. Onun da bir zamanlar taranmış saçları vardı. Dümdüz , upuzun ve yumuşak. Onun da bir zamanlar ifadesinde, nefret yerine çocuk masumluğu vardı. Tertemiz, kırmızı renkli, şirin elbisesi vardı. Yılmazdı, üzülmezdi. Aynaya bakıp, şarkı söylemeyi, şebeklikler yapmayı çok severdi.

      Bir zamanlar, ayna onun yakın dostuydu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder